geçmişten geleceğe mektup

Defne Joy Foster’ın Oğlu Can’a Mektup,

Senin annen sana hamile kalan, seni 9 ay karnında taşıyan, doğuran, emziren, altındaki bezi değiştiren, popondaki kakaları yıkayan kadın.
Senin annen sağ elinin işaret parmağıyla senin dudaklarını aralayıp çıkmak üzere olan dişin var mı diye bakan, henüz dişin gelmediği halde eczaneye girdiğinde sana diş kaşıyıcı oyuncak alan kadın.
Senin annen sen gazını çıkaramayıp ağladığında seni kucağında gezdiren, sırtını okşayan, sen “pırt” yaptığında da sanki dünyanın en müthiş şeyine şahit olmuş gibi gülümseyen kadın.
Senin annen sen gece acıktığın için ağladığında, kan uykusundan uyanıp, seni kucağına alıp memesini ağzına veren ve emzirmekten yara olmuş göğüs uçları acısa da seni beslemeye devam eden kadın.
Bir gece sen hastalandın aniden, ateşin çıktı ve annen bekledi baş ucunda. Elinde ateş ölçer, sabaha kadar yarım saatte bir ateşini ölçtü, alnını sildi serin bezlerle.
Popon piştiğinde ise o kremledi poponu en iyi kremlerle. Hatta o ay almak istediği bir ayakkabı vardı ama almadı. Çünkü zor bulunan ve çok hızlı tedavi eden yabancı bir pişik kremi vardı, çok da pahalıydı, o ay durum biraz sıkışıktı. Annen sana pişik kremi aldı. Ve biliyor musun
Can, o ayakkabıyı alamamayı hiç umursamadı.

 (yazının devamı için) 

Bir dolu yazı okudum bir dolu program ve haber metni ama hiç bu yazı kadar içine almamıştı bu trajik olayda beni çok üzüldüm.
Elbette bende en çok anne yanına en çok çocuk yanına evlat yanına üzüldüm ben olmasam dedim şimdi gitsem annem, babam ne yapardı.. 
Ben dedim şimdi gitsem olmasam elimde olmasa bu yoklukta en çok oğlum ne yapardı elbette hayattı bu annesi gitmiş ve gittiği sebebi uzunca bir süre anlayamayacak bir çocuk o senin çocuğun yada benim çocuğum ne fark eder ki sonuçta çocuktu ve artık annesi yoktu. 
Ben kendimden pay biçtim sevgi bu bağ bu nefes almak belkide nefes verebilmek kadar basit ama o kadarda önemli Anne anne anne ben anne olana kadar çok iyi anlayamamışım ama anlamadığım anne çocuk ilişkisi değildi benim yaşamadığım bir durumdu yalnızca oğlum büyüdükçe onunla öğrendim ben yeniden sevebilmeyi ve yeniden hiç bir şey beklemeden sevmeyi.
Reset çekiyor size çocuk en azından bana öyle yaptı bunu biliyorum. şimdilerde hamileliğinde verdiği bu rehavetle bu durumu çok sık düşünürken defne ve oğlu cıktı karsıma artık bir çaresi yoktu bir çocuk annesizdi ve bu gerçek değişmeyecek sonsuza kadar o zaman düştü gönlüme burada olayım yada olmayayım bir mektup yazmalıydım kime oğluma  geçmişten geleceğe bir mektup belkide...

Yusuf'um;
içimde ki aşkın en buyuk dileği canım oğlum mutluluk sarhoşu iken kucağımda soluğunu hissettiğim seni çok seviyorum.
Şimdilerde yorgun ve birazda endişeliyim çok küçüksün ve önünde çok uzun bir hayat var Allah'ın izni ile inşallah ama o güzel hayatının ne kadarında yanında olabileceğim ne kadarında olmayacağım bilemiyorum ama sonuna kadar hayatımı seninle yürümek istiyorum buda sen doğduktan sonraki tek dileğim oldu. Annem deyince gülüyorsun ya bana anne bana Anne dedin diyorsun sen benim anneliği öğrendiğim sen benim annemsin yavrum seni çok seviyorum bunu hiç aklından çıkarma benim kalbimsin biliyorsun bende senin gözlerin (öyle dersin ya hep anne sen benim gözlerimsin göz önemlidir olmassa seni göremem diye) o yüzden ben hep senin gözlerin kalmak istiyorum... 
o güzel kahve gözlerin.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Hiç yorum yok:

Bu blogtaki yazılar, izinsiz kullanılamaz... Blogger tarafından desteklenmektedir.