her çocuk ailesinin aynası mıdır ?

Bir süredir yazasım yok neden bilemiyorum. Gelen giden belli değil beynimin için de bütün kelimeler, cümleler ve konular birbiri ardına sıralanıyor, lakin benim klavyeye dokunasım yok, kalemi kağıdı alasım var. Başladığım kitaba sarılıp sık sık onun içine dalasım var. Ne bileyim bir dönemdir belki  çocuklarımız da olduğu gibi 2 ,3,4,5 sendromu sonra okul, ergenlik derken kuş uçar yuvadan... Okul demişken dün bir mesele canımı sıkınca bu satırlar kendiliğinden dökülüverdi hiç yazasım yokken..
Bizim zamanımız da diye başlayacağım tıpkı çok yaşını başını almış teyzeler gibi ama bizim zamanımız da okul da çok önemliydi öğretmen de şimdiler de bir genişlik bir rahatlık anlamıyorum. Benim oğlum henüz birinci sınıfa gidiyor. Biz de uzmanları dinleyip en iyi okul çocuğun evine yakın okul mantığından yola çıkarak ana sınıfın da çektiği eziyeti yinelemeyelim diyerek adresimizin düştüğü okulu tercih ettik iyi mi ettik bilemiyorum ama ben çok sempatik yaklaşmadığımdan biraz şansa oldu. Öğretmenimiz konusunda da hani bir araştırma yapmadık demedik okulun en iyisi olsun. Düşündüğümüz en önemli şeyler şefkatli ama en disiplinli öğretmeni olsun yeter. En nihayetin de çocuğumuz akademik eğitim alacak geri kalanı biz zaten veriyoruz.
Konuya geri dönersek çocukların okul başladığın günden beri bir yarıştır birbirlerini çiğnediği bir sıra kavgası mevcut biz bu duruma dahil olamıyorduk, çünkü kardeşimiz yüzünden hep son dakika yetiştiğimizden sıranın genel de sonların da yer alıyorduk, bugün ilk kez erken geldik. Eeee doğal olarak Efe'nin sıranın önünde olayım sıkıntısı çıktı. Genelde böyle bir egosu mevcut değildir, ama bugün orada olmak istedi eh biz olayların pek bir dışında kalınca sıra başındaki çetrefilli tartışmalardan da uzakmışız. Bizden önce sıraya giren olunca Efe de rica etti ben ilk geldim sıra benim elbette çocuk bunlar kendi aralarında çözmeliler lakin sürekli bir itiş kakış olunca öyle hiç bir durum umurunda olmayan çocuğumuzun annesinden oğlu ile konuşması gerektiğini rica ettik maalesef garip bir cevap alınca benim yukarıdaki şarteller attı. Çocuğu ile benim konuşmam gerektiğini söyleyip işin içinden sıyrıldı.
Bende tekrar rica ettim onun çocuğu ile benim konuşmamın doğru olmadığını ve çocuğu ile nasıl bir uslüp ile konuştuğunu bilmediğimden, çocuğu kırma ihtimalime karşı onun konuşmasının daha doğru olduğunu dillendirdim. Hanım efendinin hiç bizi dinlediği falan yok hop karga tulumba çocuğu tuttuğu gibi arka sıraya çekti. Ben çocuğu ile konuşup ikna etmesini istedim. Çünkü her gün değişik bir veli ile bu durumun yaşandığını bu çocuğun sınıfta bütün çocukları korkuttuğunu yada darp ettiğini duyuyor ama üzerin de durmuyordum. Çocuklar  unuturlar diyordum. Daha okulun ilk zamanlarında da bir toplantı sırasında aynı edepsizliği ele alınca artık dayanamadım. Bu da çocuk deyiverdim  yıpratmıyor, tehdit etmiyor, arkadaşı canını yaksa dahi kurallara aykırı diye kimsenin canını yakmıyor diye, sürekli baskın olanların bu çocukları ezmeleri ve isteklerini kabul ettirmeleri kabul edilir bir durum değildir.
Anladım ki karşımda halden anlayan yok ben de edepsize verecek cevap çok olsa da  yalnızca yaptığının saygısızca olduğunu ve çocuğuna davranışının da yanlış olduğunu dile getirdim. Çocuğumu bıraktım ve çıktım. Tam gidecekken sınıf annemizin bir ricası üzerine sınıfa çıkmam gerekti  ipler de zaten burada koptu. Hanımefendinin çocuğu nasıl bir hırs ve kindarlık taşıyor olmalı ki annesinin davranışının bedelini benim yavrumun boğazını sıkarak çıkarmak istemiş. Nevrim döndü ama ne yapacaksın en nihayetin de çocuk ikisi de ne diyebilirsin. Ben şaşkın çocuğum şaşkın sen uzak dur dedim yavrum, ben de doğru öğretmen de aldım soluğu, öyle kızgındım ki yapılacak en doğru durumun çocuğumu bu okuldan almak olduğunu düşündüm. Lakin Sevgili Ayşe hanım elbette bu fikirden vazgeçirdi beni, bu haksızlık yada bu davranışın bir açıklaması en azından bir anlatılması gerek bir okulda bu kadar küçük canlar bile Ali kesen baş kıran oldumu bunun üniversitesini hayal bile edemiyorum.
Ben sustum ilk defa bu kadar sabırlı davrandım. Karşımda çünkü çocuklar var ne diyebilirim. Bu yaşanan durum o çocuğun da suçu değil akşam çıkışta sınıf annemiz bu hanım ile gerekli görüşmeyi yaptığında suratının asıldığını gördüm. Bu ifade çocuğundan beklemediği bir davranış gördüğü için miydi?  Yoksa Aslın da kendi çocuğuna davranışlarının bedelini mi gördü. Onun için de ne yaşadığını bilemem ama bildiğim en iyi doğru bu ne Ayşe'ye ne Fatma'ya ne de bana eksik yada fazla zeka da çocuklar bahşedilmiyor. Her birimize En güzel yalın ve temiz halleri ile boş birer bardak veriliyor.  Biz de o bardağı neyle doldurursak onu içiyoruz. Özeti ne ekersek onu biçiyoruz. Çok şükür elimizden geldiğince rüzgar ekmemeye çalışıyoruz ki fırtına biçmeyelim,  bu gerçekle bırakın aileyi önce annesi bile yüzleşemiyor.
Her anne çocuğunu tüm donanımlarının bahşedildiği bir derya düşler. O deryada ister boğulursun ister yüzmeye onuda alıştırıp birlikte keyif alırsın bu durum da şuradan yola çıkıyorum ki kimseye ne eksik ne fazla  bir şey verilmiyor  çocuk konusun da özel durumlar dışında,  siz onu nasıl yaşamak ve bu hayatı  nasıl  yaşamasını istiyorsanız onları ekliyorsunuz.
Her anne baba en doğrusunu eklemek ister elbette çocuğuna lakin biz istemeden  bazı durumlara sebep olabiliriz.  Evde ki rutin yaşamımız da bunlardan biri, eğer çocuğumuzun yapmasını istemediğimiz bir şey varsa aynamızda gördüğümüz aslında kendi yüzümüzdür.  Bir kendimize dönüp bakmak gerek diye düşünüyorum. Yani çocuklarımız bizim en doğru aynamız ne görmek istersek onlarda görüyoruz o nedenle biz ne olursak onlar da onu oluyorlar. Hep güzel olmak değil mümkün olan ama çirkin gözümüzün önündeyken güzeli seçebilmek ve çocuğumuza da bunu öğretebilmektir.
Aynalarımız da hep en güzelini görmeyi diliyorum.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Hiç yorum yok:

Bu blogtaki yazılar, izinsiz kullanılamaz... Blogger tarafından desteklenmektedir.