GÜNEŞ VE BEN





Daha bugün Canım arkadaşım Ayşe'ciğimle  konuşuyorduk bizim ufaklıklar her akşam okul çıkışı parka gitmeyi kural edinince biz de bankların üzerinde alıverdik soluğu... Akşam güneşi altın sarısı saçlarının en uzun yanlarını  öyle güzel uzatmıştı ki gökyüzüne bir an kayboldum bende o güzellikler içinde... İnsanı alıp götüren yanı var, insanın içine çocukluğunu getiren yanı var, içinde ki enerjiyi en azami sınırda tutan yanı var. Var da var güneşin sana, bana hep yüreğimizin de yüzümüzün de kıyısına bir gülümseme bırakan huyu var. Bazen dedim Ayşe'ye bazen hiç güneşin eksik olmadığı bir şehir de olmayı ve yaşamayı diliyorum. Allah'ım duaları kabul eyler biliyorum ben de bütünnnnnn  sevdiğim yanlarına ve sevdiğim bütün insanlarına rağmen yinede güneşi bol bir şehre değişiyorum zaman zaman İstanbul'u...  Biliyorum hatta duyar gibiyim ben İstanbul'suz yaşayamam diyenleri ama ben de güneşsiz yaşayamıyorum. Ne yapayım yine bir İstanbul akşamı aman ne güzel bir akşam bu güneşin saçları koynunda ve bu şiir düşer hatırıma içimin en güzel halini anlatan.


GÜNEŞE AİT ÇOCUK
Güneşin arkasında görünen çocuk,
eliyle güneşi gösterir durur.
camlar arkasında düşünen çocuk,
hırsından camlara yumruk savurur.

Camlar arkasında bekleyen çocuk,
üç mevsim güneşin seyrine dalar;
ve kışın güneşi özleyen çocuk,
diliyle buğulu camları yalar.

Güneşe kavuşabilmek için çocuk,
gündüzün boş yere çırpınır durur.
Nihayet,nihayet geceleyin çocuk,
koynunda geneşle beraber uyur.


BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bu blogtaki yazılar, izinsiz kullanılamaz... Blogger tarafından desteklenmektedir.