Hayat Rutin




Hayat Rutini (Life routine)

Güneş doğar uyanırsın bu bir rutindir. Kahvaltı, okul, iş veya evimizin işlerini yaparız. Bütün bunlar kendi içinde parantez açıldığında kaç blog yazısı eder bilmiyorum.
Rutin dediğimiz şey her gün yaptığımız ve bize artık sıkıcı gelmeye başlayan işlerin toplamıdır.
İşte tamda bu noktada değişiklik yapmak istediğimiz ve bu rutin diye küçümsediğimiz hayatımızı mercek altına alalım.
Bir küçük polyana hikayesi gibi gelse de kendi hayatımız hep üzerimizde hayat yaşayan insanlar ile denkleştirmek yerine zaman, zaman altında yada aynı hizada olanlarla denkleyelim.
Hayatımızda var olan ama farkında olmadiklarimiza odaklanalım.
Çalışmıyorsak mesela evde çocukları ile ilgilenme fırsatı olan bir birey olmayi sevmeyiz.
Çalışan arkadaşlarımıza ve onların maddesel özgürlüğüne özeniriz. Lakin o çalışan kadının  çocuklarının hayatın da kaç özel zamanı kaçırdığını düşünemeyiz.

Evine enfes bir kitaplık yaptırmış ve içini bin bir kitap ile süslemiş arkadaşımızın çam ağacından kitaplığına özeniriz de onun o kitapları bir defa okuyamadığı ihtimalini düşünmeyiz.
Her gününü dolu dolu yaşadığımız bir yuvamız vardır. İçinde misler gibi kokuların sohbetlerin yükseldiği, ama biz instagram da 10 kerede bir oda en iyi malzemelerle bile zor tutturduğu yemeğini paylaşan insanlara özeniriz.
Sanırım hep olmadığımızı istiyoruz. Olmadığımız yerde olmak olmadigimiz hayati yasamak gibi bir dersimiz olsugu aşikar.

Bir de son yıllarda çocuklar üzerinden uzayıp giden bir yarış var. Bir is toplantısında çok yakinen tanımadığım ama samimiyetine nail olduğum bir arkadaşım bazı insanların sırf bu sosyal mecralarda kalabilmek için çocuk doğuranlar olduğunu söylemişti.
Çok inandırıcı gelmemişti ama şimdi şöyle bir dışına çıkıp baktığınızda ne kadar doğru bir tespit olduğunu daha iyi anlıyorum.
Hepimizin zayıf karnı vardır. Kimi maddi kimi manevi ama vardır. Olmayan anormaldir.
Şimdi sıyrılıp bulunduğun çemberden kendine dönüp bakacaksın. Yediğin lokmanın, içtigin suyun aldığın nefesin kıymetine bakacaksın.
Her gun 2 sayfa okuyabildiğin kitaba sarıl mesela, park, deniz kenarı fark etmez yürüyüş yaptığın yola sarıl, salonunda bolca rengi kaçmış ama film izlerken huzur ile uykuya geçiş yapabildiğin koltuğuna sarıl...

Hiç bir şey yapma bugün bir kalem ve kağıt al ve hayatında sana hep aynı gelen ama onlara sahip olmak için yanıp tutuşan bir dolu insanın var olduğu rutinlerini yaz.

Zira senin her gün yemek pişirmen ne kadar rutin ise her gün lüks bir restoranda doymak başkası için rutin.
Her gün işe gitmek senin için rutin ise gidecek bir işi olmayan insanları düşün.

Hayat kime gore rutin diye düşünmek gerek... Belki  her gün aynı istikamette yürüdüğün için sana rutin geliyordur. Bugün aynı otobüse binme iki otobüsle eve dön ve dönerken telefonun ekranına değil manzaraya bak neler göreceksin kimbilir.
Bugün öğle yemeğini dışarıda ve standartlarının altında yada üstünde ye çok şey değişecek göreceksin. Her gün görüştüğün komşuna gitme bugün.
Uzun zamandır o arasın diye beklediğin arkadaşını ara ne kadar güzel şeyler paylaşacaksın. Bu yıl tatil konforunu boz ve keşfedilecek bir tatil yap mesela...
Yani neye ve kime gore hayat rutin. Bir düşün ve korkma Mevlana Şems ile çıktığı yolda korksa idi bu güzelliklere ulasabilirmiydi.
Ne demiş: "Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksin. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?"

Hiç bir anınızın rutine dönmediği bir hayat yaşayın emi.
Kakule
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Hiç yorum yok:

Bu blogtaki yazılar, izinsiz kullanılamaz... Blogger tarafından desteklenmektedir.